piliç çevirme

İsmim Ender. Esmer, ela gözlü, 23 yasında, 1.96 boyunda ve 85 kiloda atletik vücuda sahip bir gencim. Övünmek gibi olmasın 24 cm bebek kolu gibi bir yarağa sahibim. Hal böyle olunca sokacak yer bulmak da kolay olmuyor tabi. Bir gün çalıştığım şirkette 35 yaşlarında sarışın evli iki çocuk annesi yeşim adında bir kadın sekreter olarak işe başlamıştı. Yaşına göre iç gıcıklayan bir fiziğe sahipti. Özellikle 1.65’lik boyuyla giymiş olduğu dar, hatlarını belli eden kıyafetler sayesinde tam bir seks abidesi olarak gözükmekteydi bana. Benim yanımda minyon, ufak tefek kalsa da kalçaları ve göğüsleri epey dolgundu. Bulunduğumuz ofis küçük olduğundan kendisine yakınlaşmak için çok fazla fırsat bulabiliyordum. Günler geçtikçe aramızda arkadaşlıktan öte bir bağ oluşmaya başlamıştı. Tabi bu bağın oluşması için de baya bi uğraştığımı söylemem gerek. Artık ellerimiz kollarımız birbirimizin üzerinde gezinmeye başlamıştı ve her seferinde biraz daha ileriye taşımaya çalışıyordum bu temasları. Yavaş yavaş o da daha fazla izin verir olmuştu bu hareketlere. Tabi karşısında kocasından çok daha yakışıklı, kaslı, kuvvetli ve zeki biri olunca karşı koyması da zor oluyordu. Ve gene günlerden bir gün ofiste yalnız kaldığımız vakit durumuza seviye atlatmam gerektiğine kanaat getirdim. Hemen bilgisayarıma 20 cm civarlarında yarakla milf diye tabir ettiğimiz bir hatunun anırta anırta sikildiği videoyu açıp kendisini yanıma çağırdım. Ses kısık olduğundan ne diye çağırdığımı bilemedi tabi. Tam masaya yaklaştığı vakit ayağa kalkıp gözlerini ellerimle kapadım ve koltuğuma oturttum. O da bu sırada ‘gene ne göstereceksin bakim’ gibi bir şey söylüyordu. Gözlerini açtığım zaman ‘oha’ diye bağırışıyla karşılaştım. Ben kendisinden sert bir tepkide gelebileceğini varsayaraktan bu hareketi yapmış olmama rağmen karşılaşmış olduğum durum seviye atladığımın işaretiydi. Açıkçası ben de biraz şaşırmıştım. Çünkü, çok riskli bir eylemi gerçekleştirmiştim ve kocasını da seviyor olarak bildiğim bir kadından bu tavrı beklemem benim için büyük bir sürpriz olmuştu. Ve ardından esas beklemiş olduğum şeyi de söylemişti.. ‘ne kadar büyük!’. Ben de soruyla karşılık verdim.. ‘kocanın ki bundan ufak mı?’. Bunu duyduğu vakit ilk önce üzülür, sinirlenir gibi bir surat ifadesi oldu fakat biraz zor da olsa ‘evet’ cevabını verebildi. Bunun üzerine kendimden emin bir tavırla gözünün önünde 3. uzvumu pantolonumun üzerinden şöyle bir avuçlayaraktan yokladım. O da şaşkın şaşkın pantolonuma, oradan da suratıma baktı. Biraz bekledi ve hiçbir şey söylemeden yanımdan geçip yerine gitti. Zaten bir anda sikmeyi düşünmediğimden, biraz oynamak ve kendisinin gelip önümde diz çökmesini istiyordum. Bu nedenle o gün daha ileriye götürmek istemedim işi. Sonraki birkaç günde ise aramızda biraz soğukluk varmış gibiydi. Ama biliyordum ki o sözleri söyleyen insan, gün gelip ayaklarıma kapanacaktı. Ve yaklaşık bir hafta sonra tekrardan eskiye dönmeyi başarmıştık. Yine aynı muziplikler devam ediyordu. Şakalaştığımız bir vakit kendisini arkası bana dönük olarak masaya sıkıştırıp kalkmış olan devimi götüne bastırdım. O gün çok ince bir eteklik giydiğinden yarağımın bir kısmını çok net bir şekilde hissetmişti. Çünkü, masanın karşısında bulunan aynadan o şaşkın suratını çok net görebiliyordum. Ve yarağımın tamamını soktuğumda yüzünün ne şekle gireceğini acayip merak etmeye başlamıştım. Hele ki 2 çocuk sayesinde amı genişlemiş olmasına karşın. Ve tam bunları düşünürken yeşim’in ‘ender yeter bu kadar’ dediğini duydum. Ben de hiç umursamaz bir tavırla “peki” diyip gülümseyerekten yerime oturdum. Her şey planladığım gibi gidiyordu. Eminim gün geçtikçe karşı koyamayacağı bir ihtirasın kurbanı olacaktı kucağımda. Ve bir gün kendisiyle iş ertesi msn’de konuşurken geçen gün kendisine arkadan dayadığım anki konuya getirdi. ‘evet’ dedim içimden en sonunda pilicimin pişmeye başladığını düşünerekten. Ben ayıplayacağını, kıvırtacağını düşünürken hiç beklemediğim bir şey söyledi.. ‘o gün pantolonuna su şişesi mi koydun?’ Tabi ben de bunu hakaret olarak gördüğümden ve biraz da kızdırmak istediğimden kocasını aşağılayarak işe başlamayı düşündüm ve söyle bir diyalog ortaya çıktı..e: ne alaka kocanınkinden büyük olunca su şişesi mi oluyo?y: yoo hem seninkinin kocamınkinden büyük olduğunu ne biliyosun?e: gösterdiğim videoyu ve söylediklerini çabuk unuttun galiba?y: unuttuğumu kim söyledi?e: unutmadıysan söylediklerimden ne demek istediğimi anlarsın o zamany: kaç cm o zaman söyle bakalım?e: hiç ölçmedim ölçmek ister misin?Son mesajımdan sonra offline oldu yeşim. Büyük ihtimalle derin düşünceler içerisinde gözüne uyku bile zor girmiştir o gece. Ben de bu diyalogdan sonra ertesi gün işe ondan evvel gidip masasına muziplik olsun diye bir metre koydum. Görünce bakalım ne yapacaktı. Ve beklenen an gelmişti. Yeşim daha evvel hiç görmediğim siyah bir mini etekle işe gelmişti. Şok olmuştuk diğer eleman arkadaşla birlikte. Yerine oturacakken masasında duran metreye gözü ilişti. Ve şaşkın bir ifadeyle suratıma baktı birkaç saniye, ardından da oturup işlerini halletmeye başladı. “Merhaba” bile dememişti bana. Çok sinirlenmiştim. Ne yapıp edip bugün eline vermeliydim pilicimin. Kapanışı beraber yaptığımızdan ofiste gene yalnız ikimiz kalmıştık. Artık olan olmalı diye düşündüm ve masasının yanına gidip metreyle oynamaya başladım. Tip tip bana bakmaya başladı. Arada bir de kaçamak bakışlarla önüme bakıyordu. Ben de gülümseyerek, ‘istersen kafandaki bütün soru işaretlerini silebilirsin’ dedim. O da zaten dün akşamdan beri isterik bir halde olduğundan elimden metreyi alıp önüme geçip pantolonumun düğmelerini çözmeye başladı ve beni boxerımla bıraktı. Ben de masaya kıçımı yaslamış biraz sonra oluşacak yüz ifadesini merakla bekliyordum. Boxerın üzerinden tam ellemeyi düşünürken bileğinden tutup hayır anlamında kafamı sallayıp boxerı da indirmesini emrettim. O da itaatkar bir tavırla boxerımı da indirdi ve olan oldu. Şaşkınlıkla elindeki metreyi yere düşürdü ve ‘Hayır!’, ‘Olamaz!’, ‘İmkansız!’ kelimeleriyle, oluşan temayı kısaca açıkladı. Ben tabi yere eğilip metreyi aldım ve tekrar kendisine verdim. Hala şok olmuş, baka kalmıştı. Adeta hipnoz olmuştu. ‘Eğil ve ölçümünü yap bakalım’ dedim. O ise ‘Bu kocamınkinin 2 katından daha büyük’ diyerek ölçümünü yapmıştı bile. Ama gene de diz çöküp metreyi kullanmaya başladı. Santimler uzadıkça heyecanı kat ve kat artıyordu. ‘Hadi bakalım şimdi ellerinle hayat ver ona’ diyerek yarağımı dibinden tutarak suratına doğru diktim. Birden minicik elleriyle yarağıma tutundu ve ‘şuna bak ya’ diyerek tutunduğu dalı sıvazlamaya başladı. İki eliyle tutmasına karşın yarısına ancak hükmedebiliyordu. Tabi buna hükmetmek denirse; parmakları birbirine kavuşmuyordu bile. ‘Hanimiş hayat öpücüğü’ dememle birlikte minicik ağzına yarağımın başını sığdırmayı başardı. Belli ki çok azmıştı. Ama böyle bir azman karşısında azmamak ne mümkün? Tabi bir yandan da bakışlarından korktuğu çok belli oluyordu. Tahmin edebiliyordu içine almaya kalktığında neler olabileceğini. Bu yüzden arada bir kafasını kaldırıp masum gözlerle ‘ne olur hepsini sokma’ dercesine bana bakıyordu. Fakat hiç de öyle masum rolüne kanacak biri olmadığımdan, daha ilk gördüğüm günden beri kendisini ağlata ağlata, acımadan sikmeyi kafaya koyduğumdan nasıl şekilleneceğini bir tek ben biliyordum. O’nu oyuncağım, kölem haline getirecektim. Tek amacım buydu. Ve ‘yeter bu kadar yalama faslı’ diyerekten koltukaltlarından tutarak havaya kaldırdığım gibi masaya oturttum. Minyon olduğundan ayaklarını yere değdirmeden bile sikebilirdim açıkçası. Ardından yumuldum o güzel, geniş, pespembe amına. Klitorsiyle oynadıkça masadaki eşyaları istemeden de olsa yere düşürüyordu. Neyse ki artık 1 saat boyunca kimsenin bir şey duyabilme gibi şansı yoktu. Ve sıra ilk günden beri iple çektiğim ana gelmişti. Yılanım evli bir kadını, bir anneyi daha bozacaktı en sonunda. Ayağa kalktım ve yarağımın başıyla amına badana yapmaya başladım. Tabi içine sokmadan önce sıra, sırt üstü uzanmış yenmeye hazır olan pilicime yarağımın neresine kadar gireceğini göstermeye gelmişti. Bacaklarını omzuma alıp bir elimle de ensesinden tutarak ‘bak güzelim işe başladığın ilk günden beri bu tatlı ama gireceğim günü sabırsızlıkla bekledim ve birazdan bu koca enderi amının derinliklerine kadar gömücem şimdi ona iyi bak ve nerene kadar gireceğini gör’ dedim. O ise, şaşkın ve ürkek bir ifadeyle yarağımı seyrediyordu. Ve üzerine koyduğum yarağımın neredeyse göğüslerine kadar geldiğini görünce korku dolu gözlerle ‘ne olur ender hepsini sokma yalvarırım, kesin ölürüm, çok büyük bu!’ diye masumane bir ricada bulundu. Ancak, düşündüğü gibi olması imkansızdı. Hayatında hiç tatmadığı duyguları tattırmaya ant içmiştim bir kere. Perişan edecektim onu. Eminim yürüyüşü bile değişecekti bu masum annenin. İşte o zaman ne bahane bulacaktı bilemiyorum. Ve artık yılanın yuvasına girme vakti gelmişti. Yarağımı dibinden tutup ilk olarak bir anda başını soktum amına. Yeşim heyecandan ‘ah’ dedi. Ardından biraz daha girdim. Yarağımın 3’te 1’lik bölümü amını doldurmuştu ki yeşim ‘lütfen acı bana’, ‘yeter bu kadar’, ‘bu bana çok fazla’ gibi zavallı bir şekilde sözler sarf ediyordu. Ben ise, daha yeni başladığımızı ve “kadın olmak ne demek bu 1 saatlik zaman diliminde öğreneceksin” diyordum kendisine. Ve artık acı çektirme vakti gelmişti. Birden yüklenerek 3’te 2’lik bölümü amına sokuverdim. Yeşim acı bir çığlıkla kendini ileriye doğru attı. Tabi bacaklarından tutuyor olduğumdan tam olarak kaçamadı. ‘ender yeter lütfen yeter hayvanlığın lüzumu yok!’ gibi salak saçma laflar etmeye başladı. Tabi bu sırada benim oğlan da yuvadan çıkmak zorunda kalmıştı. Kısacası, yeşim’im kaşınmıştı ve tımarlanmak istiyordu anlaşılan. Ben de ‘demek öyle’ diyerekten yarağımı amına tekrar gömüverdim. O ise, amını patlatma vaktinin geldiğini belirten bir çığlık atıverdi. Gözleri büyüdü, yaşardı ve rimelleri akmaya başladı. Çok seksi bir görüntü ortaya çıkmıştı. Bu görüntünün, kocasını ve çocuklarını seven bir anneye ait olduğunu bilmek ve koca yarağım ve zekam sayesinde bu sadık, amatör anneyi ayartmanın, altımda oyuncak haline getirmenin verdiği gurur inanılmaz bir zevkti benim için. Artık yarağımın tamamını o geniş ama aletime küçük gelen güzel amına daldırma vakti gelmişti. Ve tam pilicimin boş bulunduğu bir anda öyle bir kökledim ki gözyaşına karışmış inanılmaz çığlıkla birlikte, ‘cart’ diye bir ses duyuldu. Bir an durakladım ‘ne oluyoruz’ diye meğer bir eliyle bana tutunan kadınım üzerimdeki kıyafeti acıyla birlikte parçalamış. ‘endeeer yeter piç kurusu yeter orospu çocuğu!!!’, ‘canım yanıyor!!!’, ‘çek şunu!!!’ laflarını işittikten sonra yeşim’ime baktım ve çırpınıp kurtulmaya çalışıyordu. Ama çabası nafileydi tabi ki de. Benim gibi bir yarmadan kurtulmak imkansızdı. Ben de bundan sonra hiç acımadan, neredeyse yarağımı başına kadar çıkarıp tamamını gömmeye başladım. İnim inim inliyor, altımda çığlıklar atıyor, bana vurmaya çalışıyordu bırakmam için ama her seferinde daha sert geçirmeye devam ediyordum. Ve bacakları omzumdayken belinden kavradığım gibi havaya kaldırıp gömmeye başladım minik kuşuma. Orgazmdan orgazma koşuyor, acı acı bağırıyordu ama boşunaydı kimse kurtaramazdı elimden kendisini. Hatta yaklaşık yarım saat sonra gelecek kocası bile görse alamazdı elimden. Pitbullun avını kilitlediği gibi kilitlemiştim minyonumu. Bir 10 dk kadar bu şekilde siktikten sonra gene hiç yere indirmeden yarağım içindeyken masaya doğru domalttım güzelimi. Haykırışları, çığlıkları artık sinek vızıltısı gibi gelmeye başlamıştı kulağıma. Zaten git gide alışmaya da başlamıştı benim koca oğlana. Ayrıca birazdan kocası da gelecekti almaya o yüzden artık eserim üzerinde son rötuşları yapmalıydım. Neredeyse tek elimle kavrayabildiğim minik götünü ve küçük deliğini başka bir zamana bırakmalıydım. Nasıl olsa devamı olacaktı. Kaçış yoktu. Ve son 5 dk ya girerken saçı başı dağılmış, rimelleri ve gözyaşları akıp kurumuş, kıyafetleri yırtık, üzerinden tır geçmiş gibi bir görüntüye sahip masum, biçare kadınıma banyo yaptırma vakti gelmişti. Müthiş bir orgazmla vanayı açıp dermanı kalmayıp dizleri üzerine çökmüş mis kokulu çiçeğimi sulamaya başladığım anda yeşim’in telefonu çalmaya başladı arayan kocasıydı. Masada duran telefonunu hoparlöre alıp açtım. Önemli bir iş nedeniyle bir yere gitmiş olduğunu ve 1 saat gecikeceğini söylüyordu. Fakat yeşim’in cevap verecek hali olmadığından tek kelimeyle söylenenleri yanıtlamaya çalışıyordu. Bir yandan da kocasının hemen gelmesini ve kendisini küçük ender’den kurtarmasını istediği her halinden belli olan laflar söylemeye çalışıyordu. Tam o esnada işleri biraz karıştırmak ve fırsattan istifade edip minik deliğine sıranın geldiğini belirtmek için orta parmağımla eğilip götünü yoklamaya başladım. Tabi yeşim çaresiz bir şekilde gözleri fal taşı kesilmiş konuşmasını sürdürüyordu elinde 24 cm yarak, götünde kocasının siki kadar parmakla. Çok hoş bir görüntüsü vardı. Hiç bitmesin istiyordum ama zaman kaybetmek de istemiyordum. Bu yüzden, ‘süre doldu’ diyip telefonu kapattım. Yeşim bir anda neye uğradığını şaşırdı. Çünkü, kocası çok endişelenecekti. Ve haliylen akabinde tekrar tekrar aradı fakat açmasına izin vermedim. O da ‘Yetmedi mi bu kadar eziyet ettiğin bana? Yeter bu bana çok fazla dayanacak gücüm kalmadı artık. Bak ayağa bile kalkamıyorum senin yüzünden. Kocamla da başımı belaya soktun. Yaptın yapacağını yeter bırak da gideyim! Lütfen…’ diyerek ağlamaya başladı. Ben de elimde böyle taze bir anne olduğu için acıma gibi bir lüksüm olmadığını belirterek, daha 1 saatimiz olduğunu söyledim kendisine. Saçı başı dağınık, gözleri yaşlı bir halde küçük çocuklar gibi dizleri üzerinde yalvarmaya devam etti. ‘Kalk ayağa’ diye komut verdim köleme. Şöyle bir kalkmak istedi ancak beceremedi. ‘Ne oldu?’ diye sordum kendisine. O da ‘Ne olacak perişan ettin beni’ dedi üzgün ve güçsüz bir şekilde. Ben de ‘Dur bakalım daha 1 saatimiz var. Esas olay şimdi başlayacak’ diyerek yarağımla kafasına kafasına vurarak gülmeye başladım. Takati kalmayan minik kuşumu gene kollarından tutarak şöyle bir havaya kaldırıp masaya domaltıverdim. Kukla gibi hareket ettiriyordum kadınımı. Artık tam anlamıyla benim tatlı, küçük oyuncağım olmuştu kendisi. Her istediğimi yaptırıyordum gülcü kollarımla. ‘Sıra geldi delik değiştirmeye’ diyerek çantasından her zaman minik ellerini kremlediği el kremini alarak yarağıma sürmeye başladım. Parıl parıl parlamaya başlamıştı benim küçük enderim. O ise, şaşkınlığını atmış çırpınmaya başlamıştı gene önümde. Çünkü, ilk 1 saatlik tecrübesine dayanarak, bu yarağı götüne alınca duyacağı acıyı tahmin bile edemiyordu. Yalvarışlar, yakarışlar eşliğinde yarağımı götüne nişanladım ve bir anda dayandım. Kaçacak yeri olmadığından aletimin yarısına yakını içine girmişti. Fakat yeşim’in çığlıkları tüyler ürperticiydi. Ama benim için son derece azdırıcıydı bu çığlıklar. Ne yaptığını bilmez bacak ve kol hareketleriyle debelenip duruyordu. Saçlarından yakalayıp şaftı kaymış suratına bakarak ‘İşte şimdi gerçekten kadın olacaksın’ diyerek iri cüssemle ufacık kalçalarına öldürücüyü darbeyi indirdim. İki çocuklu yeşim’im, bir anda inanılmaz bir şekilde kasılıp hemen ardından kendini salıverdi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken göt deliğinden kan gelmeye başladı. Yarağımı tamamen çıkarıp ne olduğuna bakmak istememle birlikte, yeşim masadan kayıp yere düştü. Yarağıma baktığımda kanlı, yeşim’e baktığımda bayılmıştı. Hemen kucağıma alıp masaya yatırdım minik kadınımı. Gidip biraz su getirdim ayıltmak ve kanları temizlemek için. yavaş yavaş kendine geliyordu. Tabi ne olduğunun farkına varamamıştı daha. Saçlarından okşayarak ‘artık kadın oldun minik kuşum benim’ diyerek dudağına bir öpücük kondurdum. Şaşkın bir şekilde suratıma bakarak ‘bitti mi?’ diye sordu. Ben de ‘bugünlük bu kadar yeter’ dedim. Halbuki götünden anırta anırta sikmek istiyordum fakat burada ve kısıtlı bir zamanda biraz zor görünüyordu. Çünkü, kocasının karısını merak edip erken gelebileceğini düşünüyordum. Zaten yeterince dağılmış olan yeşim’i kocasının önünde rezil rüsvan bırakmak da istemiyordum. O yüzden ayağa kaldırıp hazırlanmasına yardım ettim. Fakat ayakta duracak gücü kalmadığından sürekli bana tutunuyordu zavallım. Saç, baş, kıyafet her şeyi perişan haldeydi. Masasının karşısındaki aynaya bakınca gözlerinden bir iki damla yaş daha süzülüverdi. Kucağıma alarak tuvalete götürdüm ve üstüne başına çeki düzen vermesini sağladım. Hiçbir şey söylemiyordu sadece çok üzgün bir görüntüsü vardı. Zaten konuşacak ve hareket edebilecek hali de yoktu. Tam işimiz biterken kapının vurulduğunu duydum. Yeşim birden heyecanlanarak hızlıca bir iki adım atmaya çalıştı ama güçsüzlüğü ve götünün acısından sendeleyip duvara dayandı. O esnada gözü ayakkabılarının üzerinde, eli götündeydi. Ayakkabısındaki kan damlalarını gördü ve heyecanla ‘ne yaptın bana böyle!?’ diye sordu. Ben de tekrardan ‘kadın oldun canım’ diyerek koluna girdim ve zavallı boynuzlu kocasının yanına, kapıya doğru götürdüm. Kapıyı açtığımda kocası şaşkın bir şekilde karısına bakıyordu. Hemen ‘ne oldu sana böyle Yeşim’ diye soruverdi. Fakat yeşim’in cevaplayamayacağını tahmin ettiğimden, ‘Sizinle telefonda konuşuyorken birden fenalaştı, kendisini ayıltmaya çalışıyordum ben de’ diye sıktım bi palavra yeşim’de şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Kocası ‘neden hemen aramadınız tekrardan?’ diye sorunca ben de ‘ikimizde ne yapacağımızı bilmez bir haldeydik kusura bakmayın’ diye yazıverdim gene. Bilemezdi ki karısının bir azmanın altında ciyakladığını, şaftının kayıp bayıldığını. Giderlerken tekrar arabanın camından bana baktı saf saf. Ben de yarağımı avuçlayıp kendisine göz kırptım. O ise masum bir gülümseyişle iş günümüzü noktaladı. Ardından tekrar ofise geçtim ve gizli kameramı kapattım. Ve her şey ondan sonra başladı.
Canli sikiş sohbeti yapmak için beni araya bilirsiniz. 00 353 515 737 08

Kartal escort
Kurtköy escort
Maltepe escort